Dr. Ali acildeki muayeneyi tamamladı. Ben gidiyorum deyip stereoskopunu aldı. Servisteki odasına yöneldi. Bir şarkı tutturdu mırıldanarak ve ayaklarını bazen savurarak adım atıyor. Çünkü bütün gece ayaktaydı yoruldu. Karşılaştığı mesai arkadaşlarını mırıldanmayı bırakmadan baş selamı ile selamlayıp asansörlere yöneldi.
Beşinci katta servise çıktı. Girişte sağdaki asistan odasına girdi ama kapıyı açarken bir ses duydu. Ses kanat çırpıntısıydı. İçerde kuş var galiba dedi. Hemen balkon kapısını kapadı. Yatakların altını saklanmıştır deyip yatakların altını kontrol etti köşede bir güvercin vardı. İyice köşeye sinmiş bir kanadı yarım açık bir vaziyet de duruyordu. Dr Ali sanıyorum bir sakatlığı var dedi . Yatağı çekerek duvardan uzaklaştırdı. Yukardan hızlıca araya elini sokup kuşu kavradı. Kuş hiç kaçamadı. Güvercin biraz çırpınmak istedi ama kanadı yaralıydı. Dr Ali güvercinin kanadının iç tarafını kontrol etti. Eklem yerinde hafif kızarıktı ve kanaması olmuştu. Dr Ali bu güvercin bu halde uçamaz bıraksak kediler onu yakalarlar. Bunu artık biz iyileştireceğiz. Dedi yalnız bir karton kutu bulmalıyım diye düşündü. Bir eliyle yatağın altındaki çantasını çıkarttı ve içini yatağın üstüne boşalttı çantanın içi bayağı büyüktü güvercini çantanın içine koyup kapağını örttü . Fermuarını yarım örttü biraz açıklık bıraktı. Kapıya yöneldi tam o sırada diğer asistan oda arkadaşı İdris içeri girdi Dr.Ali İdris’e çantanın içinde yaralı güvercin var. Ben bir kantine kadar gidip karton kutu alayım dedi. İdris tamam ali çantaya dikkat ederim. Sen git dedi. Dr Ali yaralı kanat için iki üç ilaç acile uğrayarak yanına aldı. Sonra kantine gitti. Kantindeki yardımcıdan karton sordu. Yardımcı gel abi bu tarafa birkaç karton kutu var hangisini istiyorsan alabilirsin. Dr Ali yaralı bir güvercin varda ona ev yapacağım. Yardımcı kutuya delikler açmamız lazım dedi. Bizde makas var ben birkaç hava deliği açarım dedi. Dr Ali bir kutu aldı buna hava delikleri açalım dediler.

Dr Ali ilaçları ve kutuyu aldı birazda ekmek parçası aldı yola koyuldu meraklıların sorularını cevaplayarak odasına çıktı.
Güvercinin kanadının pansumanını yaptı. Karton kutuyu balkona koydu içine ekmeğini ve su kabı bardaktan ayarlayıp suyunu da verdi. Ali İdris’e ben gidiyorum onun pansumanını ben gelene kadar yaparsın senden ricam dedi. İdris tabi ki yaparım hayvanı iyileştirelim. Ali sana kolay gelsin gelirken buğday yemi de alırım.
İlk günler güvercin için sıkıntılıydı ama alıştı Ali onu bazen kutudan çıkartıp odanın içinde uçma provaları yaptırıyor ve odanın içinde serbest bırakıyor. Artı iyice iyileşmesini bekliyordu. Tabi ki güvercin meraklıları gelip Aliye uğrayıp geçiyorlardı. Güvercinde insanlara iyice alıştı. İnsanın avucundan buğday yiyordu. Dr İdris’te Dr Ali’ye yardımcı oldu. Artık ali güvercinin gitmesi gerektiğini biliyordu. Onun için hiç balkon kapısını kapalı tutmuyordu . Güvercinin kendiliğinden uçup gitmesini istiyordu. Ve öylede oldu nöbetten geldiğinde güvercin yoktu. İnşallah sağlıklı uçuyordur da kediler onu avlayamazlar diye içinden geçiriyordu. Eve gitmek için hazırlandı oto parkına doğru hastane koridorlarında şarkı mırıldanarak yürüyordu. Bahçeye çıktı parkta üç çocuk gözüne ilişti. Birinin elinde güvercin vardı. Dikkatli baktı kendi güverciniydi. Dr Ali çocukları karşısına aldı. Onları güvercini kendisine vermeleri konusunda ikna etmeye çalıştı. Ama başaramadı . Çocuklar güvercine biz bakacağız diyorlardı. Güvercini elinde olan çocuğa sordu nerede oturuyorsun diye çocuk parmağı ile karşıki binanın ikinci katını göstererek tarif etti. Çocukla uzun konuştu çocuğa onu bakması içi neler yapması gerektiğini anlattı. Çocukla anlaştı bazen evine gelip kontrol edebileceğini söyledi. Çocukla anlaştılar. Çocuğun adı Fatih’di . Kendi kendine böylede olması iyi dedi. Çocuklara son bir tembihte bulunup oradan ayrıldı.
Arabasına binip ayrıldı. Kavşakta iki kavşak ötede trafik yoğundu. O mecbur trafiğin içinde yavaş yavaş seyrediyordu. Hafif bir sallantı hissetti arabada. Arkaya aynada baktı bir bayan şoför arabasına dokunmuştu. Bu sıkışık trafiğin tadını çıkaralım deyip arabasından hızlıca indi arabanın arkasına baktı. Bir şey yoktu ama sürücü bayan olunca Dr Ali. Ellerini arabasının arkasını göstererek çarptınız hanımefendi dedi. Bayan sürücü camı indirdi sadece biraz dokundu bundan bir şey olmaz ki. Dedi.
Birde olmaz ki diyorsunuz yerinizden dahi zahmet edip kalkmıyorsunuz . böylede olmaz ki insan hiç olmasa bir özür diler bir ilgilenir.
Bayan koltuktan kalkmak için hareketlendi. Hem bun dan bir şey olmaz ki. Diyordu. Dr Ali haklısınız hanım efendi bir şey olmadı. Biraz şaka takıldım. Siz kusura bakmayın.
Hiçte üşenmiyorsunuz . Bu kadarcık dokundu sadece. Hiçte üşenmiyorsunuz . Bu trafikte arabadan iniyorsunuz.
Olsun hanımefendi arkadaşlarla anlatılacak komik bir anımız oldu.
Ama benim canımı sıktınız.
Özür diliyorum sadece biraz takılmak istedim. Kendinize iyi bakın. Hoşçakalın .
Güle güle beyefendi. Ama kadınlara nazik olun .
Haklısınız. Olurum. Deyip arabasına yöneldi bayan şoför arkadan seslendi.
Ha bakın bende sizden özür diliyorum. Ali bey gülümsedi elin kaldırıp hoşçakalın dedi.
Yol üzerinde bir kuşçu vardı ona uğradı biraz güvercin yemi aldı. Şimdi eve gidebiliriz deyip arabasına bindi.
Ertesi gün cumartesi idi. Nöbet çıkışı hem güvercini görmek ve aldığı yemi fatihe vermek istiyordu. Binanın ikinci katı olabilecek bir zile bastı ahizede fatih vardı
Fatih açar mısın ben güvercinin sahibi Ali dedi. Ali otomatiğe bastı kapı açıldı. Dr Ali ikinci kata çıktı. Fatih kapıda idi. Aliye bu güvercinin yemi dedi verdi. Güvercin nasıl dedi. Fatih ali Abi sus sessiz ol ablam bilmiyor. Dedi. Fısıltıda olsa ablası mutfakta duydu. O da kapıya geldi. Ali beyi gördü. Siz benimi takip ettiniz hem ne güvercini. En sonunda her şeyi açıkladı benim sizin karşınızda olmam bir rastlantı. Fatih sağ olsun benim güvercine bakıyor. Ona yem getirdim. Ablası fatihe güvercini sahibine ver dedi. Fatih olmaz dedi ben ona bakıyorum dedi. Balkonda ona yer yaptım ona bakıyorum. Benim adım Selma Sizin adınız ne dedi. Ben doktor Ali. Dedi. Bu güvercinin kanadı yaralanmıştı onu ben iyileştirdim. Sağ olsun fatihte bana yardım ediyor. Fatihte evet evet abla yardım ediyorum.
Ama bakın güvercine bir şey olursa arabanız gibi yaparsınız sonra Ali bey gülümsedi. O şakaydı. Güvercin fatihte kalabilir. Benim balkonda da güvercinin yuvası var istediği zaman benim balkona da uçabilir onun için antrenman olur. Böylece çabuk iyileşir. Konuşma uzayınca mutfaktan iki bayan daha geldi.
Onlara bu beyefendinin arabasına çarptım onun için geldi. Ya öylemi çok hasar var mı . Yok sonra size anlatırım . Ali bey siz Fatihle güvercine ne yapacaksanız yapın benim mutfakta bir işim var . İçeri girebilirsiniz.
Ali bey balkona geçti güvercinin pansumanını yaptı. Fatihle muhabbet etti Ali bey için bir değişiklik oldu. Tatlı bir meşgale oldu. Fatihe ablasının ne iş yaptığını sordu fatih ablasının avukat olduğunu söyledi.

Mutfakta yuvarlak masa etrafında ki konuşmalar doktor evlimi acaba.
Bakmaya çalıştım sanıyorum evli değil galiba koskoca adam baksana güvercinin peşine geldi. Evli olsa uğraşmaz.
Ne doktoru ki.
Bu hastanede çalışıyor. Fatihe sordurup öğrenirim.
Doktoru bir akşam yemeğe davet et bizi de çağır Selma biraz sohbet edelim merakımızı da giderelim.
Daha gelir mi bilmem gelirse davet ederim.
Hoş çocuk.
Selma kısık sesle Uslu durun. Dedi.
Dr. Ali balkondan çıktı Selma hanım ben gidiyorum dedi . İyi akşamlarınız olsun dedi. Selma biz yemek yiyeceğiz sizde yemeğe kalır mısınız. Hayır ben eve gidip bir şeyler hazırlarım.
Evli değil misiniz.
Hayır bekarım Selma hanım.
İyi ya bir bekleyeniniz yok. Yemek olarak karnı yarık yaptım pilav var çoban salata var. Birde yoğurtlu kabak kızartmam var. Sever misiniz.
Valla Selma hanım rahatsız etmiş olmayayım . Karnı yarığa hayır demem .
O zaman yemeğe kalıyorsunuz.
Valla iyi olur. Teşekkür ederim.
Sofraya bir tabak fazla koyacağız lafımı olur.
Selma’nın iki arkadaşı da ayaklandılar. Aliye yer gösterdiler ve sofrayı hazırlamaya koyuldular. Ara ara doktora sorular soruyorlar. Yeni bir insanla tanışmanın ve sohbet yaratmanın zorluğunu da yaşıyorlar. Selma kız arkadaşlarına arabasının çarpışma olayını anlattı. Kızlar daha da rahatladılar. Doktorun sıkıntılı bir durumu şakaya çevirmesi sofrada bir memnuniyet yarattı.
Selma Ali bey çorba yapamadım .Dedi.
Olsun olsun hiç önemli değil ayrıca karnı yarıkta çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık. Selma hanım anneniz babanız .
Ha onlar mı onlar memlekette .
Memleket.
Samsun. Biz burada kardeşimle kalıyoruz. O okula gidiyor bende avukatlık yapıyorum.
Selma Eliyle göstererek Nermin’de avukat Suna da avukat. Nermin’le aynı büroyu paylaşıyoruz.
Konuşmalara Nermin ve Sunada katılmaya başladılar. Sohbet mesleğin zorlukları ulaşım sıkıntıları . Sohbet koyulaştı sofradan kalkmadan sohbet bir süre devam etti. Fatih’de yemeğini bitirdi güvercini kontrol etti. Dr. Ali müsaade istedi ve kalktı.
Eve geldi bu akşamı da iyi bir sohbetle hem de üç güzel kızla sohbet ettim güzel bir yemek oldu oğlum Ali bugün şanslısın. Dedi kendi kendine memnuniyet içerisinde söylendi. Doğal bir yaklaşım içerisinde durum değerlendirmesi yapıyordu. Fatihin ablası Selma’nın güzel bir kız olduğundan iyi ki arabama dokundu iyi ki yemeği kabul ettim akıllılık ettim gibi durum değerlendirmeleri ile akşamı geçirdi.
Sabah hafif bir kahvaltı . Yola koyuldu. Hastanenin parkına sonra odasına ilk işi balkon penceresine çıkıp Selma’nın evinin balkonuna penceresine bakmak oldu. Güvercin kutusunu kontrol etti güvercin yoktu. O yine suyunu ve yemini tazeledi. Belki gelir ümidi taşıyordu. Sonra avuçlarını bir birine vurarak tamam görev vakti deyip stereoskopunu aldı. Hızlı adımlarla polikliniğin yolunu tuttu.
Fatihle Dr. Ali Bir birlerine telefonla güvercini soruyorlar. Güvercin iyice sağlığına kavuştu. Bazı akşamları her iki yuvaya da gitmiyordu. Karnı acıkırsa yemlenmeye geliyordu. Fatihle bir akşam telefonla güvercini konuşurken ablasının yanında Dr. Aliye ablam bu akşam karnı yarık yaptı. Bize gelsene dedi. Fatih bunu ablasının yanında söyleyince Selma Fatih’i kıramadı. Ayrıca karşı çıkması için bir neden yok memnundu. Sofrası da güçlü idi. Selma Fatih’e yemeğe gelsin bekliyoruz dedi. Dr. Ali yarım saate kadar ordayım dedi.
Yarım saatte Selma sofrayı iyice güçlendirdi zenginleştirdi. Dr. Ali güzel bir akşam yemeği yedi. Selma Aliye . Yarın cumartesi nöbetin yoksa seni kahvaltıya davet etmek isterim dedi. Dr. Ali tabi tabi gelirim dedi.
Ali iyi ki kabul etmişim . Tabi ben bu iyiliklerin altında kalmam. Yastığa başını koyduğunda sofradaki konuşmalar Selma’nın tebessümü ve Selma’nın sofrada gülmenin olmaması için kendini gizleme çabası utanması adeta Selma’nın görüntüleriyle uykuya dalıyordu.
Birkaç gün sonra Dr. Ali Selma’yı aradı. Ona bu ayki cumartesi akşamları nöbetim yok. Eğer kızlar ve fatih müsaitseler hepinizi akşam yemeğine çıkarmak isterim. Dedi. Selma buna çok sevindi. Nermin’e ve Sunaya haber verdi. Bir cumartesi akşamı kararlaştırdılar.
Dr. Ali’nin bu daveti özelliklede arkadaşlarını da davet etmesi çok hoşuna gitmişti. Bazen kendi haline kaldığında bu adam iyi bir adam diye düşünüyordu..
Dr. Ali ile avukat Selma’nın arkadaşlıkları yedi sekiz ay sürdü. Bir gün Selma ile Dr. Ali çarşıya kadar gideceklerdi. Dr. Ali uygun bir yer buldu arabayı oraya park etti. Selma’nın elini avuçlarının içine alarak
Ben senle evlenmek istiyorum. Diyeceksin ki bu nasıl evlenme teklifidir böyle. Evet haklısın ama benim ailem farklı. Ben sana evlenme teklif ettiğimde ben sözümün arkasında olacağım ve bunun için mücadele edecem ama sende benim evlenme teklifimi kabul ettiğinde sende benim arkamda durmalısın. Hakikaten benim ailem özellikle annem farklı. Annem sıkıntı. Kolay bir kadın değil.
Hiç öyle zor bir kadına benzemiyordu. Sana geldiğinde tanıştık.
Ben özellikle seni tanımasını istedim. Burada problem sen değil. Benimle evlenecek olan her kadın problem. Gönlüm karşına geçip diz çöküp tek taş yüzüğü ile evlenme teklif etmek. Ama bu evlenebileceğimizin garantisi değil. sözünü tutamayan sonuçta seni üzen birisi olmak istemem. Onun için bu şekilde evlenme teklifi yapmak istemem. Şunu bileceğiz ikimizde bir birimizle evlenmeye gayret edeceğiz.
Tamamda Ali sen bana teklif et ben bakalım kabul edecem mi.
Ali kendini her türlü şarta hazırlamıştı. Haklısın Selma dedi. Cebinden elmas tek taş yüzüğü çıkarttı. Benimle evlenir misin dedi. Selma evet dedi. Ali Bunu evliliğimizin ilk emaresi olarak kabul et dedi. Selma Aliye sarıldı
Evet kabul ediyorum. Ama zor bir sürecin içine giriyoruz. Nasıl doğru anladım mı Ali.
Evet Selma zor. Kolay değil. Özellikle ilk gelin olacaksın ki bu daha da zor.
Selma beraber aşarız dedi.
Ali ve Selma normal yollardan evlilik çalışmalarını yürütmeye başladılar. Samsuna bir kez gidildi tanışıldı. Ağırlık denilen altınlar Samsundan alındı. Ali annesini bildiği için Selma’ya önemli durumlarda nasıl davranacağını söylüyordu. Altın alırken annesinin isteğine göre altını al ben sana sonra istediğin varsa İstanbul’dan alırım diyordu. Çünkü annesi kendi isteği olmaz ise her şeye negatif bir davranma içine girer bunu biliyordu. Selma da durumu iyice kavradı.
Selma’ların evi Atakum Atatürk bulvarı üzerinde idi. Akşam oldu hava karardı. Ali Selma’ya şu Atakum’u bana biraz gezdirsene dedi. Selma evet gezelim dedi. Fatihte gelmek istedi. Selma biz geç kalırız sen gelme dedi. Fatihi almadı.
Ali Selma’ya arabayı sen kullan dedi. Yola koyuldular. Sahil yolunu dolaştılar Atatürk bulvarını dolaştılar en sonunda en üst yola girdiler. Ama sürekli evlilik işlerini düğünü konuşuyorlardı. Planlar yaptılar. Selma arabayı sağa yol dışına çekip arabayı park etti. Atakum bütün ışıkları ile aşağıdaydı. Selma Ali’ye dönerek ne güzel değil mi dedi. Ali evet güzelmiş. Dedi.
Selma. Baksana şuraya hayat nedir biliyor musun hayat fark etmektir dedi.
Evet haklısın hayat fark etmektir. Biliyor musun hayatı fark etmeden yaşayanlar daha mutlu. Aslında hayatı fark edip mutlu olabilmek en güzeli. Oda bir beceri. İnsan hayatı en çok ölüm döşeğinde anlamlandırıyor. Yahut öleceğini anladığı zaman. O zamanda ne yazık ki ömür bitiyor. Bazen oturur düşünürüm hayatımdan anlamlandırmalar çıkartırım.
Ne gibi mesela.
Parayı riske edebilirsin ama sevgiyi riske edemezsin. Parayı riske ettikçe kazanırsın ama sevgi ise tam tersi. Sevgiyi riske edemezsin.
Tamamda Ali bana seni seviyorum kelimesini bir kez olsun söylemedin.
Hayatım Hele bir düze çıkalım çok söylerim . Küstün mü.
Yok hayır.
Ama bana bakmıyorsun.
Küsmedim.
Ama bakmıyorsun.
Hayır aksine hoşuma gitti.
Hoşuna mı gitti.
Çünkü bana hayatım dedin.
Öylemi dedim.
Evet öyle dedin. Ara sıra de.
Olur derim.
Öyle değil olur hayatım.
Selma çok memnundu.
Ben öyle kolay kolay küsmem. Seninle geçecek dakikalarımı sana küserek geçirmem.
Bende seni öğreniyorum.
Ali hadi gidelim. Çok güzel sohbetti. Evdekiler merak etmesin.
Evet haklısın gidelim.
Selma arabayı manevra yaptırdı yola çıktı.
Eve vardılar.
Tabi evde kararlar alınıyor o kararlar Ali ile Selma’ya söyleniyor. Ama bu kararlarda baskın genelde alinin annesi oluyor. Ali ile Selma’nın mücadelesi devam ediyor. Genel karar iki gün sonra aile içi nişan takılacak ilk önce Samsun’da sonra İstanbul’da düğün yapılacak.
Kuaförlere gidildi aile içi nişan töreni yapıldı.
Ali ile Selma görevlerine döndüler. Fatih Samsun’da kaldı. Çünkü okulu tatilde idi.
Zaman düğün gününe yaklaştı. Samsuna gidildi . Düğün hazırlıklı yapılıyordu . Ali ile Selma çarşıya gidiyorlardı arabada yalnızdılar. Selma Ali’ye annesinin kendisini pek istemediğini tanıdıkça istediğini ve sevdiğini söyledi.
Sen ne dedin
Ne yani anne ben istenmeyen gelin miydim. Dedim.
O da başlangıçta biraz öyleydin dedi.
Umarım bunları sana yalnızken söylemiştir.
Evet yalnızdık. Sen merak etme hayatım ben hukukçuyum benim işim insanla.
Sana güveniyorum.
Akşam oldu yemek sonrası balkonda oturuluyor. Milli maç oynanmış araçlar bayraklarla donanmış kornalar çalınarak sevinç gösterisi yapılıyordu. Bazen araçlar süratli geçiyorlardı. Selma o yol üzerinde araçların altında yuvarlanan bez parçası var dedi. Biraz daha dikkatli baktı. O bayrak bayrak dedi.
Ali evimizin bayrağını da aldık dedi. Selma koş dedi . Yalnız arabalara dikkat et dedi.
Ali yolu kontrol etti. Bayrağa koştu bayrağı eline aldı doğruldu acı bir fren sesi. Selma’nın ağzından istemsiz bir çığlık koptu.
Dr. Ali’nin ayağı kırılmıştı. Dost ve akrabalar genç çiftleri teselli etmeye çalıştılar. Ali’nin annesi ve Selma hastanenin koridorunda oturuyorlardı. Alinin annesi Selma’ya senden başka gelinim yok ama olsa da en kıymetli gelinim sensin. Allah Ali’yi benden alacaktı sana bağışladı. 2-temmuz-2025 Halil Bahadır.