Bir varmış iki yokmuş üç varmış dört yokmuş evvel zaman içinde bir imparatorluk varmış. Bu imparatorluğun kıralı kraliçesi çocukları prenses ve prens varmış. Prenses genç bir kız prens de onun küçüğüymüş. Orada prens ve prensesin eğitimleriyle mürebbiyeleri ilgilenirmiş. Yalnız kral çok sıkıntılıydı. Çünkü imparatorlukta salgın ve bulaşıcı bir hastalık vardı. Bu duruma kral ve kraliçe çok üzülüyordu. Bulaşıcı hastalığın daha fazla yayılmasından endişe ediyorlardı. Çocuklarına da bu hastalık bulaşır diye korkuyorlardı. Onun için kral prens ve prensesi. Hiç kimsenin gitmediği bir yerde bu hastalık geçene kadar kalmalarını istiyordu.. kral onları karşı ormanda kimsenin gitmediği imparatorluğa ait yayla evine göndermeye karar verdi. Hemen hazırlıklar yapıldı.Ertesi günü mürebbiyeleri yardımcısı prens ve prenses yola çıktılar.
Az gittiler uz gittiler. Yayla evine vardılar. Yerleştiler. Artık oraya kimse gelemezdi. Prenses ve kardeşi dışarıda bahçede rahatça oynaya bilirler ve şakalaşabilirlerdi. Hastalık bulaştırabilecek kimsede gelmezdi. Yardımcısı yemek ve temizlik işlerine bakıyordu. Mürebbiyeleriyle ders çalışıyorlardı. Prens ve prenses bahçe de oynarlarken adeta düşercesine bir beyaz kuş kondu. Uzun kıvrık boyunlu beyaz renkli gagası eğriydi.. Yürümeye çalıştı yürümekte çok zorlanıyordu. Prenses ona yakılaştı. Beyaz kuş prensese “ben bir flamingo kuşuyum. Ve bacağım dizim çok ağrıyor. Acısında uçamıyorum. Göç edemiyorum. Daha önceden yere konarken bacağımı incittim.” Prenses ona “arkadaşların geri döne kadar burada bizimle kal” dedi. Flamingo kuşunun bacağı ağrıyordu ve sıkıla sıkıla bu daveti kabul etti. Prenses ve prens onu içeri aldılar . ona çorba yapıp toprak kabın içerisine koydular. Flamingo eğri gagası ile çorbayı bir güzel içti.. Prenses flamingo kuşuna seslenerek “ senin bir adın var mı” dedi. O da “hayır yok “dedi . “o zaman senin adın eğri gaga olsun” dedi. Flamingo kuşu da olsun dedi. Prenses ve prens eğri gagansın dizine bacağına ona iyi gelecek otlardan sardılar. Ayağı rahatlayan eğri gaga şöminenin yanında istirahat etmeye başladı.
Günler geçiyordu eğri gaga iyileşiyordu. Hafif hafif uçma çalışmaları yapıyordu. Zamanla dizi ve bacağı iyileşti bir gün prenses ve prens anne ve babamdan nasıl haber alacağız dediler. Bunu duyan eğri gaga “ ben haber getiririm” dedi. Prenses “haber getirirsen çok iyi olur” dedi “Yarın babam ve annemin huzura kabul saati var. O zaman gidip sarayın balkonuna kon oradan pencereden içeriye bak babamla annem tahta oturuyorlar mı oturmuyorlar mı gel bize haber ver” dedi.
“ Tamam “dedi eğri gaga . Yarın oldu sabahleyin eğri gaga hazırlandı ve saraya doğru uçtu. Uçtu uçtu ve saray gözüktü. Balkona doğru uçtu. Ve balkona kondu. İçeri pencereden baktı karşıda bir tahta ünü formalı bir bey orta yaşlı birde bayan oturuyordu. herkes onların önünde eğiliyordu. Gördüklerini prensese anlatmak için tekrar yayla evine doğru uçmaya başladı. Uçtu uçtu prensesin yanına vardı. Prensese gördüklerini anlattı. Prenses ve prens çok memnun kalmışlardı. Anne ve babası hastalanmamıştı. Eğri gaga arar ara saraya giderek prensesin ailesini kontrol ediyor ve prensese iletiyordu. Günler geçti eğri gaganın arkadaşları geri dönüyorlardı. Eğri gaga arkadaşlarına kavuştu. Eğri gaganın ayrılık zamanı gelmişti prens ve prensesle vedalaştı. Ve arkadaşlarının yanına uçtu.
Kral iki askerini yayla evine yollayarak . hastalığın bittiğini prensse haber verdi. Prens prenses mürebbiyeler ve yardımcıları . dönüş hazırlığına başladılar. Ve bir gün sonra yola çıktılar. Gittiler az gittiler uz gittiler. Saraya vardılar. Prenses ve prens annesine kavuşmuştu.
Sarayda günlük işler devam ediyordu. Bir gün prenses bahçeye çıkmıştı. “Prensesim” diye bir ses duydu. Etrafına bakındı kimseyi göremedi. “Yukarı bakın prensesim “ . Prenses başını yukarı kaldırdı. Kırmızı bir kuş. Eğri gaga “beni tanımadın mı prensesim ben eğri gaga” . “Evet tanıdım ama ne olmuş sana kıpkırmızı olmuşsun.” “ Prensesim yediğim yiyeceklerden oluyor dedi ve yere kondu.Prensesle sohbet ettiler. Eğri gaga zaman içerisinde prenses ve prensi hep ziyarete gelmiş , arkadaşlıkları hep devam etmiştir.